Mühendislik Fakültelerinin Müfredatında Olmayan Ders: Sahada Ayakta Kalmanın 3 Anahtarı

Giriş: Diplomanın Ötesindeki Gerçeklik

Her yıl üniversitelerimizden pırıl pırıl, zeki ve teknik bilgisi sağlam genç mühendisler mezun oluyor. Diferansiyel denklemleri çözebiliyor, en karmaşık algoritmaları yazabiliyor ve termodinamiğin kanunlarını ezbere biliyorlar. Bu temel, şüphesiz ki mesleğimizin olmazsa olmazı. Ancak Krizma’yı kurduğum günden beri, özellikle Botaş, TANAP gibi saniyelerin bile kritik olduğu projelerde şunu net bir şekilde gördüm: Bir mühendisi ‘iyi’den ‘vazgeçilmez’e taşıyan yetenekler, genellikle müfredatta yer almıyor. Bu yazıda, kendi not defterimden, kariyerinizin başındaki siz genç meslektaşlarıma, okul sıralarında öğretilmeyen ama sahada sizi ayakta tutacak üç temel dersten bahsetmek istiyorum.

1. Sistem Düşüncesi: Parçayı Değil, Bütünü Görmek

Genç bir mühendis olarak ilk göreviniz, genellikle büyük bir sistemin küçük bir parçası üzerinde çalışmak olur. Bir SCADA ekranındaki tek bir alarmı yöneten bir kod parçacığı, bir kompresör istasyonundaki sensörden veri okuyan bir modül… Bu odaklanma, işi öğrenmek için gereklidir. Ancak tehlike, bu küçük dünyada kaybolmaktır. Bizim işimizde, Ardahan’daki bir vana üzerinde yaptığınız bir yazılım değişikliğinin, yüzlerce kilometre ötedeki Edirne’deki akışı nasıl etkileyebileceğini öngörmek zorundasınız. Buna ‘sistem düşüncesi’ diyoruz.

Doğal gaz boru hattı, yaşayan bir organizma gibidir. Her bir parçası, bir diğeriyle görünmez iplerle bağlıdır. Yazdığınız kod, sadece bir kod değildir; o, bu devasa organizmanın sinir sisteminin bir parçasıdır. Bu yüzden size verilen görevin ötesine geçin. ‘Bu sensör verisi nereye gidiyor?’, ‘Bu alarm tetiklendiğinde operatör ne yapacak?’, ‘Yazdığım kodun sistemin hangi diğer parçalarıyla etkileşimi var?’ gibi soruları sormaktan çekinmeyin. Bir mühendisin değeri, sadece kendisine verilen problemi çözmesiyle değil, çözdüğü problemin bütün sistem üzerindeki etkisini anlamasıyla ölçülür.

2. Operasyonel Empati: Gece 03:00’teki Kullanıcıyı Anlamak

Yazılım geliştirmede ‘kullanıcı deneyimi’ ve ’empati’ sıkça duyduğumuz kavramlar. Ancak biz, kritik altyapı yazılımları geliştirenler için bu, bir adım öteye gitmeli: ‘operasyonel empati’. Bizim kullanıcımız, rahat bir ofis koltuğunda oturan biri değil. Çoğu zaman, yüzlerce alarmın aynı anda ekrana düştüğü, milyonlarca metreküp gazın akış sorumluluğunu omuzlarında taşıyan, uykusuz bir kontrol odası operatörüdür.

Geliştirdiğiniz arayüzdeki bir düğmenin yerini, bir alarmın rengini veya bir menünün karmaşıklığını tasarlarken, kendinize şu soruyu sorun: ‘Aşırı stres altındaki bir insan, gece yarısı bu ekranla nasıl etkileşime girer?’ Tasarımınız estetik olmak zorunda değil, ama mutlak surette ‘açık’, ‘anlaşılır’ ve ‘hata yapmaya izin vermeyecek’ kadar net olmalı. Operatörün bilişsel yükünü azaltan her bir detay, sistemin emniyetine yapılmış paha biçilmez bir yatırımdır. Unutmayın, sizin yazdığınız kod, bir insanın saniyeler içinde doğru kararı vermesine yardımcı olmalı, engel olmamalı.

3. Baskı Altında Metanet: Çelik Gibi Sinirler İnşa Etmek

En iyi mühendisler bile hata yapar. En sağlam sistemler bile beklenmedik anlarda arızalanabilir. İşte o an geldiğinde, tüm teorik bilginiz bir kenara çekilir ve tek bir şey önem kazanır: Metanetiniz. Kritik bir sistemde bir sorun çıktığında panik yapmak, en kolay ama en tehlikeli yoldur. Enerji sektöründe, özellikle de bizim gibi iletim hatlarında, bir sorunu çözmek için harcanan her dakika önemlidir.

Baskı altında sakin kalabilmek, doğuştan gelen bir özellik değil, zamanla geliştirilen bir kastır. Bu kası nasıl geliştirirsiniz? Prosedürlere hakim olarak, sistemin ‘normal’ çalışma durumunu çok iyi bilerek ve problem anında duygularla değil, mantıksal bir ‘sorun giderme’ listesiyle hareket ederek. ‘Sorun ne?’, ‘Nerede başladı?’, ‘İzole edebilir miyim?’, ‘Geçici çözüm ne olabilir?’, ‘Kalıcı çözüm için kimlerle konuşmalıyım?’ gibi adımları soğukkanlılıkla takip edebilmek, sizi ekibin en güvenilir üyesi yapar. Bu yetenek, hiçbir sınavda ölçülmez ama kariyerinizdeki en büyük sınavları geçmenizi sağlar.

Sonuç: Mühendisliğin Ötesindeki Mühendis

Teknik bilgi, bu mesleğe giriş biletinizdir. Ama sizi bu sektörde ileriye taşıyacak, bir lider yapacak olan, bu biletin üzerine inşa ettiğiniz karakter ve anlayıştır. Bütünü görebilen, kullanıcısının ayakkabılarıyla yürüyebilen ve en zor anlarda bile aklını selim tutabilen bir mühendis, sadece kod yazmaz; bir ülkenin enerji arz güvenliğine omuz verir. Diplomanızdaki notlarınız ne olursa olsun, asıl karneniz sahada, bu üç dersten aldığınız notlarla dolacaktır.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir