Genç Mühendislere Tavsiyem: Sadece Kod Yazmayın, Problemi Çözün
Üniversiteden yeni mezun olduğunuz o ilk günleri hatırlıyorum. Önünüze gelen bir görevin (ticket’ın) tanımını okur, kahvenizi alır ve saatlerce klavyenizin başında o görevi mükemmel bir şekilde yerine getirmek için kod yazardınız. Sonunda, istenen işi harfiyen yapan, temiz ve hatasız bir kod parçası teslim ederdiniz. Bu, harika bir başlangıçtır ve her mühendisin geçtiği bir yoldur.
Ancak yıllar içinde epey satır kod yazdım, onlarca mühendisi ve projeyi yönettim. Ve bu süreçte, iyi bir kod yazarı ile vazgeçilmez bir mühendis arasındaki o ince ama keskin çizgiyi defalarca gördüm. Bu çizgi, odak noktanızı “kodu yazmaktan”, “gerçek problemi çözmeye” kaydırdığınız anda belirginleşir.
“Kod Makinesi” Tuzağı
Kariyerinin başındaki birçok mühendis, değerinin yazdığı kodun miktarı veya karmaşıklığı ile ölçüldüğünü düşünür. Bu, “kod makinesi” tuzağıdır. Size verilen görevi sorgulamadan alır, en verimli algoritmayı kurar ve teslim edersiniz. Evet, talimatları yerine getiren güvenilir bir çalışansınızdır. Ancak bu rolde kaldığınız sürece, size “ne” yapılacağını söyleyen birilerine her zaman ihtiyaç duyarsınız. Kariyeriniz, başkalarının çizdiği sınırlar içinde kalır.
Gerçek atılım, size verilen görevin arkasındaki “Neden?” sorusunu sormaya başladığınızda gerçekleşir.
“Problemi Çözen” Mühendis Olmak
Problemi çözen bir mühendis, klavyeden önce en güçlü aracını kullanır: merak.
Size basit bir örnek vereyim. Diyelim ki sizden istenen görev şu: “Kullanıcının tablodaki verileri CSV olarak dışarı aktarabilmesi için bir buton ekle.”
- Kod Makinesi ne yapar? Butonu ekler, veriyi çeker, CSV formatına dönüştürür ve indirme işlemini tamamlar. Görev başarılı.
 - Problemi Çözen Mühendis ne yapar? Önce sorar: “Neden kullanıcı bu veriyi CSV olarak istiyor? Bu veriyi indirdikten sonra ne yapacak? Amacı bu veriyi başka bir sistemde analiz etmek mi? Yoksa sadece bir rapor için özet mi çıkarmak istiyor? Belki de asıl ihtiyacı olan şey bir CSV dosyası değil, doğrudan sistem içinde oluşturabileceğimiz bir görselleştirme aracıdır?”
 
Belki de bu soruların sonunda, kullanıcıyı onlarca dakikalık manuel bir işten kurtaracak çok daha basit bir arayüz çözümü bulursunuz. İşte o an, sadece bir buton eklemiş olmazsınız; bir kullanıcının zamanını kurtarmış, şirketin verimliliğini artırmış ve gerçek bir değer üretmiş olursunuz.
Bizim gibi kritik altyapı sektörlerinde bu durum daha da hayatidir. Yazdığınız bir satır kod, sadece bir ekrandaki rakamı değiştirmez; kilometrelerce uzaktaki bir boru hattının basıncını etkileyebilir. Bu yüzden sadece kendi kod bloğunuzu değil, o kodun etkileşimde olduğu tüm sistemi, yani büyük resmi anlamak zorundasınız.
Nasıl Problem Çözen Bir Mühendis Olunur?
- Merak Edin ve Soru Sorun: “Bu özelliği neden istiyoruz? Çözmeye çalıştığımız ana sorun ne?” diye sormaktan asla çekinmeyin. İyi bir lider, bu soruları memnuniyetle karşılar.
 - Kullanıcının Yerine Geçin: Yazılımı kimin, nasıl kullandığını anlamaya çalışın. Mümkünse onlarla konuşun. Onların iş akışını ve “acı noktalarını” anladığınızda, çok daha etkili çözümler üretirsiniz.
 - İşin Mantığını Öğrenin: Sadece teknolojiye değil, hizmet ettiğiniz sektörün dinamiklerine de hakim olun. Bir enerji mühendisi gibi düşünmeye çalıştığınızda, yazdığınız kodun anlamı ve etkisi katlanarak artar.
 - İletişim Kurun: En parlak teknik çözüm bile, eğer onu takım arkadaşlarınıza veya yöneticinize düzgün bir şekilde anlatamıyorsanız değersiz kalabilir. Fikirlerinizi basit ve net bir şekilde ifade etme alıştırması yapın.
 
Sonuç
Klavyenizden çıkan kodlar birer tuğla gibidir. O tuğlalarla anlamsız bir duvar da örebilirsiniz, insanları fırtınadan koruyacak sağlam bir bina da inşa edebilirsiniz. Mimar siz olun.
Kariyeriniz boyunca size tavsiyem budur: Sadece size verilen görevin kodunu yazmayın. Çözülmesi istenen problemin sahibi olun. Bunu başardığınız an, sadece bir kod yazarı değil, projelerin ve şirketlerin geleceğini şekillendiren vazgeçilmez bir mühendis olursunuz. Ve bizim gibi takımların her zaman aradığı kişi tam da budur.