Sıfırdan Bir Teknoloji Şirketi İnşa Etmenin 3 Dersi

Bir teknoloji şirketi kurmak, sakin bir denizde yelken açmaya benzemez. Daha çok, haritası tam çizilmemiş sularda bir gemiyi hedefine ulaştırmaya benzer; bazen fırtınalarla boğuşur, bazen beklenmedik akıntılarla yön değiştirirsiniz. Medyada okuduğumuz “bir gecede gelen başarı” hikayelerinin arkasında, genellikle yıllar süren sessiz bir inşa süreci, sayısız zorlu karar ve uykusuz geceler yatar.

Kurucusu olduğum Krizma’yı, Türkiye’nin en kritik altyapılarına hizmet eden bir teknoloji gücüne dönüştürürken öğrendiğim yüzlerce ders oldu. Ancak geriye dönüp baktığımda, bu derslerin üç ana prensip etrafında toplandığını görüyorum. Bugün, CEO’luk not defterimden bu üç temel dersi paylaşmak istiyorum.

1. Ders: Önce “Neden”, Sonra “Nasıl” (Misyon Pusulası)

Bir şirket kurarken sorulan ilk soru genellikle “Ne yapacağız?” veya “Nasıl para kazanacağız?” olur. Bunlar önemli sorulardır, ancak başlangıç noktası değildir. Gerçekten kalıcı ve etkili bir yapı kurmanın temeli, sarsılmaz bir “Neden?” sorusuna dayanır.

Bizim “nedenimiz” basitti: Türkiye’nin stratejik enerji altyapısını, dışa bağımlı olmayan, güvenli ve esnek milli yazılımlarla yönetmek. Bu misyon, bizim pusulamız oldu. Bu pusula sayesinde, kısa vadede cazip görünen ama ana hedefimizden saptıran projeleri reddetme gücü bulduk. İşe alacağımız mühendislerde sadece teknik yetenek değil, bu misyona duyacakları inancı da aradık. Çünkü geliştirdiğimiz yazılımda oluşacak en küçük bir hata, sadece bir “bug” değil, ulusal düzeyde bir soruna yol açma potansiyeli taşıyordu.

Bir lider olarak anladım ki, misyonunuz ne kadar net ve ilham vericiyse, ekibinizin zor zamanlarda göstereceği direnç de o kadar güçlü olur. Para bir sonuçtur, asla bir pusula olamaz.

2. Ders: Yıldız Oyuncular Değil, Yıldız Takımlar Kurmak (Güven Denklemi)

Teknoloji dünyası, genellikle “10x mühendis” gibi bireysel kahramanlık hikayelerini sever. Ancak bizim faaliyet gösterdiğimiz gibi yüksek riskli ve sıfır hatayı hedefleyen bir alanda, bireysel dehalardan daha değerli bir şey vardır: birbirine körü körüne güvenen takımlar.

Yüksek performanslı bir takım, en parlak beyinlerin bir araya geldiği bir grup değildir. Yüksek performanslı takım, üyelerinin birbirlerinin açığını kapattığı, egoların kapıda bırakıldığı ve psikolojik güvenin tam olduğu bir yapıdır. Lider olarak benim görevim, bu ortamı yaratmaktı. Bunun için kendi “Güven Denklemimi” oluşturdum:

Yetkinlik + Sorumluluk + Psikolojik Güven = Yıldız Takım

  • Yetkinlik: İşi en iyi bilen insanları bulmak işin temelidir.
  • Sorumluluk: Herkesin, geminin kendi bölümünden sorumlu olduğunu hissetmesi ve sahiplenmesidir.
  • Psikolojik Güven: En kritik bileşen budur. En genç mühendisin, en tecrübeli mimarın kararlarını sorgulayabildiği, “Sanırım burada bir hata yapıyoruz” diyebildiği bir ortam yaratmak. En büyük felaketleri önleyen fikirler, genellikle bu cesur seslerden çıkar.

3. Ders: Kriz Anında Dümen (Sakin Kaptan, Güvenli Gemi)

Her şirketin tarihinde fırtınalı anlar vardır: Büyük bir projenin tehlikeye girdiği, kritik bir sistemin beklenmedik bir hata verdiği veya pazarın aniden altüst olduğu zamanlar… Böyle anlarda tüm gözler liderin üzerindedir.

Öğrendiğim en önemli ders şuydu: Panik bulaşıcıdır, ama sakinlik de öyle. Bir kriz anında liderin görevi, kaosun ortasında bir sükunet merkezi oluşturmaktır. Kriz yönetimi reçetem dört basit adımdan oluşur:

  1. Önce Oksijen Maskesi: Lider olarak önce kendi psikolojinizi yönetin. Sakinleşin, durumu rasyonel olarak değerlendirin.
  2. Gerçeği Tanımlayın: Ekibinize karşı tamamen şeffaf olun. Sorunu tüm çıplaklığıyla, abartmadan veya küçümsemeden masaya yatırın. Belirsizlik, en büyük düşmandır.
  3. Misyonu Hatırlatın: Ekibi, o anki sorundan daha büyük olan ana hedefe, yani “Neden?” sorusunun cevabına yeniden odaklayın. Bu, krizi anlamsız bir kaostan, aşılması gereken anlamlı bir engele dönüştürür.
  4. Bir Sonraki Adımı Belirleyin: Tüm sorunu bir anda çözmeye çalışmayın. “Şu an yapmamız gereken en önemli tek şey ne?” sorusunu sorun ve ekibi sadece o adımı atmak için yönlendirin. Küçük ve kararlı adımlar, en büyük fırtınaları bile atlatmanızı sağlar.

Sonuç

Sıfırdan bir şirket inşa etmek, teknik bir süreçten çok, insani bir yolculuktur. Güçlü bir misyonla yola çıkmak, bu misyona inanmış güvenilir takımlar kurmak ve kaçınılmaz fırtınalarda dümeni sakin bir kararlılıkla tutmak… Not defterimdeki yüzlerce sayfanın özeti aslında bu kadar basit ve bir o kadar da zorlu.

Bu yolculuk hiç bitmiyor ve öğrenme süreci devam ediyor. Sizin liderlik ve yönetim üzerine dersleriniz neler? Yorumlarda duymaktan mutluluk duyarım.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir